Bilişsel Davranışçı Terapi

Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT), psikoloji ve ruhsal bozukluklarla ilgili bilimsel bulgular temel alınarak geliştirilmiş, psikoterapiye dayalı modern bir tedavi yöntemidir. Psikoterapi, ruhsal sorunları sözel etkileşim yoluyla çözme sürecini ifade eder. Bilişsel Davranışçı Terapi, ruhsal rahatsızlıkları ele alırken psikolojinin bilimsel verilerini kullanır ve bu rahatsızlıkların tedavisinde kullanılan teknikler de bilimsel ilkeler ve öğrenme teorileri üzerine kuruludur. Bu terapinin etkinliği, pek çok klinik araştırma ile kanıtlanmış ve farklı ruhsal rahatsızlıklarda başarılı olduğu gösterilmiştir.

Bilişsel Davranışçı Terapi, diğer terapi türlerinden farklı olarak yapılandırılmış bir tedavi sürecine sahiptir. Daha çok danışanın güncel sorunlarına odaklanır, süre olarak daha sınırlı, ve daha çok sorun çözme hedefli bir yöntemdir. Yalnızca mevcut sorunların üstesinden gelmeyi amaçlamakla kalmaz, aynı zamanda danışanlara yaşamları boyunca faydalanabilecekleri beceriler kazandırmayı hedefler. Bu beceriler arasında çarpık düşünceleri saptamak, inançları yeniden yapılandırma, çevreyle sağlıklı ilişkiler kurma ve davranışsal değişiklikler yer alır.

Bilişsel davranışçı terapi seanslarında neler yapılır?

Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) seansları, danışan ve terapistin aktif iş birliği içinde olduğu yapılandırılmış bir süreç izler. Seanslar genellikle danışanın o hafta nasıl hissettiğinin sorulmasıyla başlar ve önceki seanslardan bu yana yaşanan önemli olaylar ele alınır. Terapist, o gün çalışılacak konuları belirlemek için danışanın hangi sorunları ele almak istediğini sorar ve hafta içinde yaşanan dikkate değer olaylar gözden geçirilir.

Seans sırasında, bir önceki oturumla bağlantı kurulup önceki seansın etkili olup olmadığını anlamak amacıyla danışanın kendi başına yaptığı uygulamalar tartışılır. Bu aşamada, danışanın öğrendiği teknikleri ne şekilde kullandığı ve terapi sürecinde herhangi bir değişiklik talebi olup olmadığı değerlendirilir. Daha sonra gündeme getirilen konu ya da sorunlar detaylı şekilde ele alınır; danışanın bu sorunlarla ilgili düşünce ve inançlarının doğruluğu ve tutarlılığı sorgulanır. Bu süreç, danışanın problem çözme yetilerini geliştirmesine ve yeni beceriler edinmesine olanak tanır.

Seans sonunda, terapist görüşmenin en önemli noktalarını özetler ve danışandan geri bildirim ister. Danışanın seansın faydalı olup olmadığını, rahatsız edici bir durum yaşayıp yaşamadığını veya terapistin yanlış anladığı bir şey olup olmadığını dile getirmesi beklenir. Bu geri bildirimler, terapistin yaklaşımını geliştirmesine ve seansların danışan açısından daha verimli hale gelmesine yardımcı olur.

Bilişsel Davranışçı Terapi’nin bu yapılandırılmış ve etkileşimli yapısı, danışanın terapide aktif bir rol almasını sağlar. Hem mevcut sorunların çözümüne odaklanılır hem de danışan, bu süreçte öğrendiği becerileri günlük yaşamında kullanarak ilerleme kaydeder.

Bilişsel davranışçı terapi nasıl uygulanır?

Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT), bilişsel ve davranışsal tekniklerin bir arada kullanılmasıyla bireylerin yaşamlarında somut değişiklikler yaratmayı hedefleyen bir terapi yöntemidir. Bu terapinin temel ilkeleri, bireylerin düşünce yapıları ile duygusal tepkileri arasında güçlü bir bağlantı olduğunu vurgular. Terapi sürecinde danışanlar, genellikle iki temel adım üzerinde ilerler:

  1. Bilişsel Yeniden Yapılandırma: Bu aşamada, danışanlar olumsuz veya yanlış inançlarını tanımayı öğrenir ve bunları daha gerçekçi ve olumlu düşüncelerle değiştirme becerisi kazanırlar. Örneğin, sosyal kaygı yaşayan bir kişi “Başkaları beni yargılayacak” gibi otomatik bir düşünceye sahip olabilir. BDT, bu tür düşüncelerin işlevselliğini sorgulamasını sağlar ve danışanı daha uyumlu düşüncelerle değiştirmeye teşvik eder.
  2. Davranışsal Teknikler: Bu aşamada, danışanların günlük yaşamda işlevsiz davranışlarını değiştirmeleri amaçlanır. Özellikle kaçınma davranışlarıyla mücadelede önemli rol oynar. Örneğin, anksiyete bozukluğu yaşayan bir birey korktuğu durumlardan kaçındığında, bu kaçınma davranışı anksiyeteyi daha da güçlendirebilir. BDT, bu döngüyü kırmak için maruz kalma terapisi, davranışsal deneyler ve alıştırma (exposure) gibi teknikler kullanır.

BDT, yapılandırılmış ve hedef odaklı bir terapi yöntemi olarak uygulandığından, terapi sürecinin başında danışan ve terapist birlikte somut hedefler belirler. Seanslar genellikle haftada bir kez yapılır. Seanslar sırasında izlenen adımlar şunlardır:

  • Düşünce ve İnançların Keşfi: Terapist, danışanın işlevsiz düşüncelerini tanımasına yardımcı olur ve bu düşüncelerin duygusal tepkileri üzerindeki etkisini anlamasını sağlar.
  • Davranış Değişikliği: Danışan, işlevsel olmayan davranışlarını değiştirmek için belirli görevler ve pratikler üzerinde çalışır. Örneğin, depresyonda olan bir birey etkinlik seviyesini artırmak ve pasiflikten kurtulmak için küçük ama somut adımlar atmaya teşvik edilir.
  • Ev Ödevleri: BDT’nin önemli bir parçası olan ev ödevleri, danışanın seanslar arasında öğrendiği teknikleri günlük yaşamına entegre etmesine yardımcı olur. Bu ödevler, yeni düşünce kalıplarını geliştirmek ve yeni davranışları deneyimlemek için kritik bir rol oynar.

BDT’nin çalışma sürecinde, bireyler otomatik düşünceler, ara inançlar ve temel inançlar üzerinde çalışarak sağlıklı bir düşünce yapısına yönlendirilirler. Otomatik düşünceler, akla gelen ve sıklıkla fark edilmeyen düşüncelerdir; örneğin, “Sınavda hata yapmamalıyım” gibi. Bu tür düşünceler genellikle yoğun duygusal tepkilere yol açar. Ara inançlar ve kurallar, kişinin yaşamı boyunca edindiği bilgilerle şekillenen, farkında olmadan inandığı kavramlardır. Örneğin, “Eğer başarısız olursam, insanlar beni sevmez” şeklindeki bir ara inanç, kişinin üzerindeki baskıyı artırabilir. Temel inançlar ise, geçmiş deneyimlerin sonucunda oluşmuş ve çaresizlik, değersizlik gibi inanç sistemlerini içerir.

Sonuç olarak, BDT, bireylere otomatik düşüncelerini tanıyıp yeniden yapılandırma, davranışlarını değiştirme ve sağlıklı düşünce kalıpları geliştirme becerisi kazandırarak ruhsal sağlıklarını iyileştirmeyi amaçlayan etkili bir terapi yöntemidir.

Terapiye nasıl hazırlanabilirim?

İlk ve en kritik adım, hedeflerinizi belirlemektir. Kendinize “Terapinin sonunda nasıl olmayı istiyorum? Nelerin değişmesini istiyorum?” şeklinde sorular yöneltin. Özellikle iş yerinde, evde, okulda, aile bireyleriyle, arkadaşlarınızla ve diğer kişilerle olan ilişkilerinizde hangi değişiklikleri arzuluyorsunuz? Şu an sizi rahatsız eden belirtiler nelerdir ve bu belirtilerden hangilerinin azalmasını ya da tamamen ortadan kalkmasını istiyorsunuz?

Ayrıca, yaşam kalitenizi artıracak farklı alanlar üzerinde de düşünün. Bu, kültürel ve entelektüel ilgi alanlarınızı geliştirmek, fiziksel aktivitelerinizi artırmak, kötü alışkanlıklarınızı azaltmak veya sosyal ilişkilerde yeni beceriler edinmek gibi konuları içerebilir. Evde ve iş yerinde durumunuzu nasıl daha iyi yönetebileceğinizi keşfetmek de önemli bir hedef olabilir.

Terapistiniz, bu hedefleri belirlemenize yardımcı olacak ve hangi konular üzerinde bağımsız olarak çalışabileceğiniz ile hangi alanların terapi sürecinde ele alınması gerektiğini saptamanıza destek verecektir.

Terapiden nasıl daha çok yararlanabilirim?

Terapinizin etkinliğini artırmanın birkaç etkili yolu bulunmaktadır. İlk olarak, terapistinizle görüşerek psikoterapi sürecinizi destekleyecek çeşitli kitaplar veya broşürler hakkında bilgi alabilirsiniz. Bu materyaller, seanslarda ele alınan konuları daha derinlemesine keşfetmenize yardımcı olarak öğrenme sürecinizi zenginleştirir.

Diğer bir önemli adım, her seansa iyi bir hazırlık yapmaktır. Önceki seansınıza dair düşüncelerinizi gözden geçirerek, bir sonraki görüşmede ele almak istediğiniz konuları yazılı olarak not almak, seansların daha verimli geçmesini sağlar.

Ayrıca, terapi seanslarında öğrendiklerinizi günlük yaşamınıza uygulamak da önemlidir. Seansların sonunda, terapistinizle birlikte o hafta boyunca hangi adımları atabileceğinizi ve karşılaşabileceğiniz zorlukları tartışmak için zaman ayırın. Bu, terapide öğrendiklerinizi pratiğe dökme fırsatı sunar ve terapi sürecini daha etkili hale getirir.

Son olarak, düzenli ve zamanında seanslara katılmak, terapinizin ilerleyişini hızlandırır. Bu tutarlılık, hem terapistinizle aranızda güçlü bir bağ oluşturmanıza hem de kişisel gelişiminizi desteklemenize yardımcı olur.